16 Şubat 2012 Perşembe

Hayat ve Duvar

    Duvarlar insanlardan uzaklaşmamızı, gerçeklerden kaçmamızı sağlarlar. Sadece gölgemizden kaçamayız, kıskıvrak yakalar ve kavrar bedenimizi. Bazılarımız kimselere güvenemem diyerek duvarlarını elleriyle ördüğü hücresinden bakar hayata. Hissiyatı sızdırmayan, çok kalın fakat görünmez olan bu duvarlar; güneşi, güzellikleri hatta sevdiklerini göstermez insana.

     Duvarları yıkamayan hayat nefes alamamaya, boğulmaya ve isyan etmeye başlar. Boğazına takılan şüphe kendisini sorgulamasına sebep olur: Neden ben? Acaba yaşadıklarım gerçek mi? Yoksa hafızam bilincime isyan edip kendi istediği bir tarihi mi yaşatmaya başladı bana?

     Aşka gelecek olursak; bir duvarın ayırdığı iki insandır bazen aşk. Zamanı gelirse eğer yıkılır duvar. Taraflar sınırları ihlal etmeye başlar, ardından el ele verip diğer duvarlarla savaşırlar. Aslında amaçları savaş değil, sadece var olmaya çalışmaktır. Aşık olunan kişi suç ortağıdır aynı zamanda, suçluluk duyduğunda ondan bile kaçarsın duvarlar ardına. Ardına bakmadan koşarsın... Bazen yeni duvarlara çarpar, bazense geri adımlar atarsın. Suç bulaştıysa bir kere kanına, fazla uzaklaşamazsın.

     İstersin, özgürlük istersin, tadı damağında kalacak bir hayat yaşamak istersin. Her istek özgürlük getirmez ama istemek özgürlüğün tanınması ve peşine düşülmesi yolunda bir deneyimdir, başardıkça istemeye devam edersin.


1 yorum:

  1. Son yazımda Duvar başlıklıydı. Onu yazdıktan sonra tesadüf gördüm yazını. Ne kadar benzer duygularla yazmışız. Harika bir yazı olmuş bu. Tam benim kalbimden geçenler. O özgürlüğün peşinden koşmaktayım ama önce duvarları nasıl yıkacağımı bulmak lazım. Sevgiyle.

    YanıtlaSil