17 Aralık 2010 Cuma

Geçmişe Silgi Dayanmaz


Sevgilisinden yeni ayrılmışsa, eşinden yeni boşanmışsa sakın yaklaşma. Seviyor gibi göründüğüne bakma, aslında sevmiyor seni, kendini kandırır belki, bir çift güzel cümle duysun yeter ki...

İlgi açlığıdır yaşadığı, belki de karın açlığı bilinmez. Ya çok ilgilenmişsindir ya da hediyelere boğmuşsundur. Maddi manevi fark etmez, yara almıştır bir taraf bir ışık görmeden denemez.

Mum yak tabi fakat feneri gözüne tutma, kör etme. Zaten bir çelme yemiş geçmişinde, güçlenmeden tekrar düşmesin yere.

Ne büyük hata yapmışım dedikten sonra kısa sürede başlayan ilişkidir asıl hata, o boşluk anında birisi girebilir mi normalde hayata? Girse de sen mantı yerken, o yer salata.

Ortak paydada buluşmayı denerken, tamponu vurmayacaksın yolda giderken. Tutacaksın temkini, bırakmayacaksın elden, belki de çalıyorsunuz ayrı telden...
Oku ve iyice düşün, teşekkür edeceksin döndüğün için direkten :)

16 Aralık 2010 Perşembe

Aşkta Etkisiz Eleman

Kalbimden akan kanlarla boğabilirdim onu, öyle derindi ki yaram, dikiş tutmazdı artık. Derinlerime inmişti, en güzel izi bırakmıştı bana ardında bıraktığı acıyla. Sinirdendi belki, seven hırçın olur bilirsiniz ki...

Arkasında sakladığı bıçağı görmek istemedim bilinçsiz, o beni bıçaklı hayal edip kaçarken ben hep üzerine yürüdüm nedensiz. Kendime yakıştırdığımı ona yakıştıramadım, onsuzluğu kendime yakıştıramadım.

Göz göre göre gel dedim, yaralarsın beni git diyemedim. Benden alabilecekleri, verdiklerinden kat kat fazlaydı görmek istemedim. Korkmadım, durmadan ilerledim...

Kulaklarımı kapattım sağa sola, konsantre oldum önümdeki yola. Tutmam gerekirken tutunmadım hiçbir dala...

Kendim ettim kendim buldum belki, düşüncelerimde seni yok ederken biliyorum ki; mutluluk yine kapımdadır seni unutayım yeter ki. Asılsız aşklara kanmasın gönül, yüreksizlere kan akıtmasın gönül...

Bir daha yaşanması güç aşkların etkisiz elemanlarına armağanımdır.

12 Aralık 2010 Pazar

Hüzün


Sıcacık kumlarda yanarken, birden kara saplanabilir insan. Gözyaşlarıyla sulandırmak ister ama boşunadır, karda kaybolur gözyaşları, hiçkimse görmez bile. Akıtır damla damla, usanmadan, donar kara karışır fark etmez bile...

Avuçlarındadır o mükemmel denizin kumu, sımsıkıdır elleri. Bırakmak istemez, gittiği heryere götürmek ister. O kadar sahiplenmiştir ki, bütün görür vücuduyla.

Ama kardır bu soğuktur, kumu bile ıslatır, dondurur yok eder. Ne kadar tutarsan tut, illa ki gidecektir. Kural budur. O da istemez, alışmıştır o ele, yapışmıştır bedene. Fakat bilir ne kadar tutunursa tutunsun bir rüzgar estiğinde uçup gideceğini...

Hüzünlüdür bu ayrılık, insan alıştığından zor kopar. Kopması gerekse de kabullenemez. Bıraktım, bitti gibi gösterir ama bitiremez. Sindiremez onsuzluğu, yenilgiyi kalbine yediremez...

4 Aralık 2010 Cumartesi

Peki Ya Saygı?



'Saygı; değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusudur.'

Değinmek istediğim nokta; arada sevgi olan karşılıklı ilişkilerde saygısızlığın yaşattığı sıkıntılar. Saygı ilk önce bir sevgi duygusu ise saygısızlık eden kişinin karşısındakini yeteri kadar sevmediği düşünülmelidir. Aradaki problem her ne olursa olsun saygısızlığa lüzum yoktur, tatlı dille halledilemeyecek hiçbir problem yoktur. Bunu hak etti diyerek karşısındakine hakaretler yağdıran insanın ilk önce kendisine dönüp bakması gerekir, o hakaretler ağızdan çıkabiliyorsa 'saygısız' sıfatına layık olduğunu düşünmelidir kişi.

Bir ilişkide sevdiğini üzmek, yıkmak, sinirlendirmek için şaka yollu terbiyesizlik yapan insanın sevgisine ne kadar inanmak gerekir bilemiyorum. Bir hissiyat varsa ortada, dikkatli, özenli, ölçülü davranmak gerekmez mi? Gemileri yakmak bu kadar kolay mıdır aşkta? Dilini tutması gerekmez mi seven insanın?

Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, insanlar en yakın arkadaşlarının annelerine küfrediyor, bunun üzerine karşılıklı gülüşüp sohbete devam edebiliyorlar. Ayrıyeten arkadaşın şahsına edilen küfürlerin bini bin para zaten. Ağız bozmak ayıplanmıyor artık, yeri geliyor alkış alıyor.

Bunun doğru olduğunu düşünenler de hayatlarını bu tarzda yaşamaya devam ediyor. Yaş ilerlediğinde ve bir yuva kurulduğunda eşe küfür etmek normal görülebiliyor, karşıdan cevap mı geldi şlak! bir tokat iniyor. Hayat zindan oluyor...

Saygısızlığın başladığı her ilişkide ya taraflar kendilerine çeki düzen vermeli ya da yollarını ayırmalıdırlar. O şekilde devam ettiklerinde iki tarafın gördüğü zararın bir telafisi olmayacaktır.

Saygı, sevginin bulunduğu her ortamda var olmalıdır. Sevgi, saygısız büyüyemeyen hatta solan bir çiçek gibidir.