26 Aralık 2009 Cumartesi

Umut...


Bir ışık görür gibi oldum uzaklardan,
Belki de çok yakındı ama alışkın değildim ki...
Çok zaman olmuş, gözlerim ışıldamıyor heyecandan.
Yaşanacaklar zamana bırakılmış,
Arzu, heves azalmış.
Unutulmuş tadı damakta kalan duygular.
Gözlerimi açıp kapatıp emin olmaya çalıştım,
Gerçekten var mıydı bir parıltı,
Yoksa sadece bir yıldız mı kaymıştı, anlık mıydı görünenler?
Kaçma dedim kendi kendime,
Bir şans ver kalbine...
Yolun başından geri dönme bu sefer.
Yeni bir elektrik değil mi?
Bence denemeye değer...



21 Aralık 2009 Pazartesi

Hayat...

Yepyeni umutlarla uyanır insan yeni güne,
Beklediğini bulduğu da olur, hayal kırıklıkları da...
Ben pembe yatak odamda gözümü açtığımda gülümsüyorum istemsiz,
Günün bana neler getireceğini düşünmüyorum huzurlu ortamımda.
Saatler geçtikçe yaşanıyor kaderdekiler,
Seçimlerim beni kahkahalarla güldürüyor veya durgunlaştırıyor.
Yalnız kalmak huzur veriyor genelde,
Kendi kendimi dinlemek, o sese kulak vermek...
Yaşadıklarım beni ben yaptıysa,
Ve daha yaşayacak çok şeyim varsa,
Ben son günüme kadar tamamlanamam.
Daha ne yaz yağmurları, ne kış güneşleri göreceğim öyle değil mi?
Bazen bir fincan çayla gelecek mutluluk, bazense bir tabak mantıyla :)
Kendimi tanıyıp beni mutlu eden şeylerin peşinden gitmem yeterli.
Ufak tefek ayrıntıları artık kafama takmıyorum.
Sevdiklerimi takip ediyor, üzenleri es geçiyorum...







20 Aralık 2009 Pazar

Kısır döngü resmen...

Neden içki içer patlatırız ki beyni,
Bir daha 'bu kadar' içmeyeceğim cümlesinin ardından kaç kere daha 'o kadar' içeriz?
Bu kadar cazip gelen nedir ki?
Sıfırlanır mıyız içince?
Unutur muyuz dertleri?
Yoksa akla gelen, daha fazla mı gelir?
Efkar mı içirir, eğlence mi?
Sabahı nasıl olur peki o gecelerin...
Yastıkta kıpırdayamayan bir baş,
Ağrısı zaten içler acısı.
Ağızda hiçbir pislikte bulunamayacak bir tat.
Elimizdekilere bakalım bir de...
Yanımızda sevdiğimiz olur mu?
Açılmayan telefonları açan olur mu?
Dertler aynen devam...
Sıkıntılı günlerden biri daha geçmiştir,
Hayat başa sarar, bir önceki günün sabahına dönülür genelde...

19 Aralık 2009 Cumartesi

Belirsizlik

Yanlış olduğunu bile bile,
Kokusuna kapıldım...
Durduramadım bu sefer kendimi,
Gözlerim kapandı göremedim geleceği.
Her kelimede huzur buldu,
Her bakışta aşkı tattı yüreğim.
Özlenen heyecanın tadı damakta kaldı,
Tekrarı olur mu bilinmez.
Bu sefer sonum kaç bilinmeyenli denklem acaba?
Duygularımın esiri mi olacağım yine?
Yine eli kolu bağlı mı ilerleyeceğim?

Bu sefer, temkinliyim, güçlüyüm belki de...
İnandım da çıktım yola,
Kendimi hazırladım sonuna,
Bu yol biterken ardıma bakmayacağım,
Hiçbir şey hissedemeyeceğim, uyuşacak bütün vücut.
Kıymet bilip yoluma devam edeceğim,
Belki de onunla gidilecek bütün yol...
Dengesiz bir belirsizlik içindeyim...


18 Aralık 2009 Cuma

Sen! Evet Sen...

Parmağımın ucundaki kişi sensin,
Evet sen...
Geriye dönüp bakma,
Emin olmaya çalışma, sana diyorum.
Pek belli edemedim belki,
Gösteremedim bendeki değerini.
Ama sen iyi bilirsin beni,
İçimdeki sevgiyi, kalbimdeki yerini.
Bazıları vardır benim gibi,
Sevgi sözcüklerindense, paylaşmayı
Temas etmektense kalbi yansıtan bakışları tercih eden
Utanır mıyım, korkar mıyım bilmem ama
Söyleyemem...
Seni kaybedeceğimi bilsem de, söyleyemem bazen.
Yutkunmak imkansızlaşır, bakışlar anlamsızlaşır.
Anlamalısın artık, fark etmelisin uğraştığımı
Diyebilmelisin; konuşamaz diyebilmelisin
Bilmelisin gitmeni istemediğimi,
Ömrümü feda edebileceğimi görebilmelisin...
Git! Derken, seni suskunluğumla daha fazla boğmak istemediğimi,
Seni gerçekten sevdiğimi anlamalısın gözlerimden...

16 Aralık 2009 Çarşamba

Aşk...

Beklenmedik anlarda çıkar karşınıza,
Kaçmaya fırsat bulamazsınız,
Güvenemeyip 'yaklaşma' diye seslenirsiniz.
Fakat sizi dinlemez...
Üstünüze gelir,
İstediğiniz kadar koşun 'O' yine bulur sizi.
Tuttuğu gibi sürüklemeye başlar,
Farklı bir hayata, yepyeni umutlara.
Neye uğradığınızı şaşırmış vaziyette ilerlersiniz,
Artık her yaşanan pembe bir sis bulutunun arkasında görünür.
Hayatınızın bir dönemini sarar.
Ardından birdenbire bırakır, bakakalırsınız.
Ya o, ya siz, vazgeçer bir taraf sonunda diğerinden.
Seneler sonra bazen gülümsetir bazen hüzünlendirir insanı...
Ama pişman etmez, etmemeli en azından.
Yaşadığınız güzel günlere değdiğini, bir daha yaşamayı dilersiniz, dilemelisiniz...


Yolculuk...

Hayat... Benim yarım saat önce çıktığım yolculuktan farksız...
Tekerlekler döndükçe nasıl uzaklaşıyorsam bir şehirden,
diğerine yaklaşıyorum.
Birilerinden vazgeçip, birilerini tercih ediyorum belki de.
Hayatta da iyilikten uzaklaşan kötülüğe yaklaşır,
Süzülen gözyaşlarından usanan kahkahalara ulaşır...
Ben bu yola kendi irademle çıktıysam,
arkamdan itenim yoksa nedendir sitemim?
Oturup kaderime ağıtlar yakmaktansa,
yarını güleryüzle karşılamalıyım...

Anne Kokusu


Bir rüzgar gibi eser de yerleşir burna...
Nereden geldi,
Nasıl geldi anlaşılmaz, şaşkınlık yaratır.
İnsan kendisini bulur o kokuda,
Özlediği huzuru bulur.
Ayrılıklar sinir bozar, uzak kalınamaz.
Olur mu hiç onsuz?
İstenmez mi doyumsuz?
Bebekleri susturur,
Gençlere doğru yolu bulur,
Yaşlandıkça uzaklaşır ama asla unutulmaz anne kokusu...

En sevdiğime, anneme, benden ufak bir armağan olsun...

Yeni bir güne uyanmak...


Yeni bir güne belki de yeni bir hayata uyanmak isteriz bazen, moral bozan bütün olumsuzlukları silip atmak isteriz hayattan. İnanın istemekle başlarız zaten yeni defterin sayfalarını çevirmeye, inanmakla başlarız bazen de.

İnsan içinde bitirince dışa vuracak bir sıkıntısı da kalmıyor. Büyüyor büyüyor patlıyor bazen, sıkıntı yaşatıyor ama hak etmiyor hiçbir şey. Acıların en büyüğü dediğimiz, gün geliyor göz yaşı bile olmuyor.

Mutluluğu yakalayınca insan kendisiyle gurur duyuyor. Benliğine daha da güveniyor, daha da inanıyor. Önemli olan ne istediğimize karar vermek, hangi yola baş koyacağımızı seçmek. Gerisi zaten çorap söküğü gibi geliyor ve bizi çekip çıkarıyor istemediklerimizin arasından...

Elma Şekeri

Elinize ağzınıza bulaşacağını bile bile yersiniz onu, o kadar tatlıdır ki, öyle lezzetlidir ki, göze alırsınız başınıza gelecekleri. Bazen bir ısırık yeter bazense tamamı.
Bazen yüzümüzde mutlu bir ifade oluşturur bazense komik. Ardından muzur gülümsemeler başlar, belki sağlıklı değildir ama hoşuna gider insanın.
Yasak elmadır bazen, yenmesi ayıplanır fakat can istedikten sonra kim umursar ayıbı yasağı? Kimine göre vazgeçilmez, kimine göre önemsizdir. Önemli olan sizin tercihinizdir. Seçenekler önünüzdedir, kararı kendiniz verirsiniz. Sorumluluk tamamen size aittir.
Eğer sonunda zehirlenirseniz hiç kimseyi suçlayamazsınız. Kendi bacağınızdan asılır, yaralarınızla yaşamaya devam eder, temkinli olmayı öğrenirsiniz. Hepsi bu...

Bir başlangıç...

Güvenmeye susamış kalbim...
Ama yorgun değil, güneşin her doğuşu umut olmuş
Hep ucundan yakalamış hayatı,
Bitti derken yüzü gülmüş belli belirsiz sebeplerden..
Yaşananlar üzmemeye başlamış bi yerden sonra
Dilde bitmiş herşey, kalptekide kalpte kalmış çıkamamış
Hayat bu olmamalı demiş, hak etmedim demiş
Çok çırpınmış fakat çare olmamış
Uzun zaman geçmeden farketmiş
Üzüldüğü şeylerin kendi öncelikleri olduğunu..
Her bakış her ses her ten nasıl farklıysa her kalpte farklıymış
Bakış açıları farklıymış hayata..
Geçen saatlerin hatta günlerin ardından bir ışık görmüş
Heyecanmış gelen, senelerin ardından tekrar uğramış
Bu sefer kalıcı olduğunu söylemiş ve bir öpücük kondurmuş masumca..


İrem Altınörs

31.07.09 02:07

15 Aralık 2009 Salı

Deneme




















Gözümü açıp kapatıncaya kadar geçti bunca süre diyemeyeceğim, derin düşündükçe çok fazla şey sığdırdığımı fark ediyorum. Hatta bazı yaşadıklarımın aklıma farklı zamanlarda gelmesi, o 'bazı'ları hiç yaşamamış gibi hayatıma devam etmem, bana hafızamda bir sorun olduğunu gösteriyor. Belki de hatırlamaya değeceklerini düşünmüyorum, bilmiyorum...

Seneler benden neler götürdü demektense, bana neler getirdi demeyi tercih ediyorum. Gün geçtikçe daha çok güçlendim, ayaklarım daha sağlam basmaya başladı.

Arkamdan sinsice yaklaşıp beni uçuruma yuvarlayanlar, kendisini dost gösteren düşmanlar sizlere çok teşekkür ederim. Gözümü açtınız, saflığımı belli etmemem gerektiğini öğrettiniz, fakat kusura bakmayın iyi niyetimi benden alamadınız, yaşama sevincime bir iğne bile batıramadınız. Anlıktı o sinirlenmeler, saatlerimi almadı dökülen gözyaşlarım, bütün gerginliklerin ardından gülümsemeyi bildim ben. Belki Pollyanna olamadım ama pesimist de olmadım hiçbir zaman.

Geçmişe dönüp baktığımda yaşadıklarımın hepsi mutlu etti beni. Gördüğüm kötülüklerin ardından hak ettiğim iyiliği buldum her zaman. Hayatı tanıdım. Hangi açıdan, nasıl bakacağımı çok iyi öğrendim ve sonunda daha bir çok şey katacağım BEN'i tanıdım, BEN'i yarattım...