26 Ekim 2010 Salı

Zifiri Karanlık

Gece, kendi içimde boğar beni.
Deri eldiven takmış ellerim, kendimi boğazlıyorum sanki...
İz bırakmak istemiyorum ardımda, her zamanki gibi esrarengiz,
Parmaklarım buz kessin, kırmızı ojelerim daha da dikkat çeksin.
Tutamasın kimse fakat gözlerini de alamasın.
Gece, kendi içime sıkıştırır beni.
Alamam nefesi doyasıya,
Daralırım, kapanırım içime haykırırcasına,
İstemem, duyulmasın sesim,
Belki de mutluyum, ben ve ufacık kafesim...
Gece, kendi kendime iter beni.
Yüzleşirim gerçeklerimle,
En makyajsız halimle,
Ben bile tanıyamam bazen kendimi,
Kim nasıl tanısın beni, bilmediğim derdimle...
Gece, bir taraftan da kendime getirir beni.
Özlediğim benliğime kavuşurum,
O geç saatte sahtelikten uzak dururum,
Tavsiyedir, geceleri kendini kaybedip keşfetmek güç verir insana,
İşte bu vakitte budur benim durumum...



15 Ekim 2010 Cuma

Aşk mümkün mü?

Üzerine annesinin kıyafetlerini giymiş, sokaklarda yalnız yürüyen küçük bir kız çocuğuydum ben. Paçalarım yerlere sürüne sürüne yürürken, etrafa şaşkın bakıyordum. Kendi giysilerim bana küçük gelmeye başlamıştı, büyümeliydim artık. Yürümeliydim karanlıklara, sonu görünmeyen uzak yollara. Korkmamalıydım artık gökgürültüsünden, güçlü olmalıydım...
Korkmamalıydım seni sevmekten, anlamalıydım içimdeki kız çocuğunu fark ettiğini... Beni kıyafetlerimle yargılamadın sen, biliyordun doğrusunu yaptığımı. Suratsız değildim aslında, huysuz hiç değildim. Sadece beni tanımayı hak edenlere tanıtıyordum kendimi. Kalbime girmesini uygun gördüklerime açıyordum kalbimi...
Koynunda uyuduğum gece kendimi, kaybettiğim benliğimi buldum kokunda. Bedenim pijamalarımla örtülüydü belki fakat ruhum tamamen çıplaktı yanında. Senelerdir ilk defa olmak istediğim yerdeydim, seni yeni bulmuştum ama sanki daha öncesinde köşede bekler gibiydim...
Yolunu gözlediğimden sımsıkı sarıldım sana, üşüyorum derken yalan söylüyordum daha sıkı sarman için. Hiç bırakma istedim, öyle donup kalalım istedim sokaklarda...
Hiç susmayan 'İrem', konuşamayan 'İrem'e dönüştü sayende. Kelimelerin yetmeyeceğini anlayıp, tellerin üzerindeki Ay'ı tartışıp saçmaladık...
Yapmamız gereken de buydu aslında, konuşacak o kadar vakit vardı ki, saçmalayıp komikleşmemiz gerekiyordu o dakikalarda. Sonuçta şaşkındık birbirimizi bulduğumuza...
Bana bu hisleri yaşattığın için, kalbimin sesini her kulakta hissettirdiğin için, göze alabildiklerin için ve en önemlisi yanımda en içten halinle olabildiğin için anladım ki en umutsuz anda bile 'AŞK' mümkünmüş hala...


14 Ekim 2010 Perşembe

Adını Koyamadık


Gözlerimiz buluştu, kalp yandı tutuştu, biz adını koyamadık... 'Hiç böyle olmamıştım' dedik içten, bu neydi böyle, vuruldum en derinden... Kalbimi tanıyamaz oldum, söz geçirmeye uğraşmaz oldum. İlk defa yağmur bulutları bana güneşi hatırlattı, son defa bu kalp herkesi bir tarafa fırlattı, sen ve ben kaldık sadece, hayallerimdeki kare gibi... Kim ne derse desin diyebildim, bizi sevmeyenleri sindirebildim, koynuna girdim ve  kepenkleri indirdim... Üşürken bile ısındım yanında, buldum ya seni, gözlerindeyim her anında. Benden önce sadece sen iken, biz oluverdin birden. Kulak asmadığımız her söze, bizi önemsemeyen her göze inat, seninleyim, bizimleyim, kalbindeyim... Yarını düşünüp yormuyorum kalbi, biliyorum olacaksın, elimi tutan sadece sen olacaksın... Saniyelik bakışıyla beni rahatlatan, hiç bilmediğim diyarlarda bana aşkı anlatan, yine sen olacaksın. Boşver koyamayalım adını, herkes ne yapar bilmem ama, biz çıkaralım tadını...

5 Ekim 2010 Salı

Çiçek oldum kelebeğe sordum...

Her kelebek gün içinde birsürü çiçeğin yaprağını şereflendirir. Hafiftir, bükmez çiçeğin boynunu. Beslendiği sularla rengarenk olan çiçek her zaman mutlu eder kelebeği, insanları ettiği gibi. Mis kokusu alıverir bütün negatif enerjiyi...
Ben bugün çiçek oldum, renklere büründüm, tertemiz koktum. Etrafta olan bitenden habersiz, kendimi korurcasına çırpındım durdum.
Dikildiğim yeri ben seçmedim aslında, ileride duran arkadaşlarımla daha mutlu büyüyebilirdim belki de. Ama seçim yapma şansım yoktu... İnsanlar kadar şanslı değildim, hepsinden güzeldim fakat ben kaderimi kendim çizemedim.
Satmak için kopardılar beni, durun diyemedim. Sevdiklerini mutlu etmek için evimden ayırdılar beni, ses edemedim.
Böylesi gerekiyormuş dedim, girdiğim evleri şenlendirdim. Ve sessizce sonumu bekledim...
Herkes severdi beni, uyarırlardı üzerime basıp geçmek isteyenleri... Korurlardı belki ama işlerine gelince onlar da zarar verirlerdi.
Ben birgün çiçek oldum, kelebeğe sordum: 'Ben böyle de mutluyum, peki ya sen, sen de mutlu musun? Uçuyorsun alabildiğine, ömrüne sığdırabildiğine, peki ya memnun musun?' diye.
Verdiği cevap yapraklarımda bir terlemeye sebep oldu. Bitki olsaydım kıpırdayamazdım, o şekilde yaşayamazdım, insan olsaydım uçamazdım, uçmadan yapamazdım, böyle yaratıldım daha iyisi olamazdım...
Hayat her zaman gülümsemez, gülümsediği zamanların tadını ala ala yaşayıp, kötümser geldiğinde sakladığımız o güleryüzle selamlamalıyız hayatı...

Yarınlara özel...

Bu sefer plansızım,
Bıraktım temkini elden, üzerine bir de sabırsızım...
Bilmiyorum sebebini ama hissediyorum uzaklardan geleni.
Benzemiyor öncekilere,
Bakarken dokunuyor sanki,
Soğumuş kalbe yarar mı ki?
Çıkmaz sokak değil bu sefer,
Açık yollar, kavuşmayı kollar.
Özlediklerim özleyeceklerimin kaçta kaçı olabilir ki?
Gözyaşlarım artık sadece çiçekleri sular mı ki?
Mutluluk beni bulup, elini belime dolayıp,
Alnıma bir buse kondurur mu ki?
Kurmuyorum bu sefer, hayallerim cebimde,
Avuçlarımda kaybolmalarına izin vermiyorum,
Sır gibi saklıyorum sanki...
Bekliyorum bu sefer doğru zamanı,
Sırttan vuran ben olacağım için bekliyorum,
Hüzün kazanamayacak bu sefer.
Huzuru köşeye sıkıştırmazsam, benden kaçmaz, bilirim.
Rahat olmalıyım, hak ettiğimden emin,
Dünümle alakasız, yarınıma özel,
Aşkın çaldığı kapıyı koşa koşa açmam herşeyden güzel...