16 Temmuz 2010 Cuma

Aşk İhtiyacı

Yeni başlayan bir ilişkiden çıkalım yola, ilk günlerde insanların birbirlerine vakit ayırmaları bile mutlu olmaları için yeterlidir. Arkadaşlarını değil beni tercih etti, akşam yemeğini ailesiyle değil benimle yedi diyerek yetinilir. Karşılıklı güzel sözler söylenmeye başlar ve o kişiden o kelimeler ilk defa duyulduğu için kalp yerinden çıkacakmışçasına atar. Gülen gözler ilişkiye olan ilgiyi arttırır, görülen ilgi sevgiliye bağlılığı arttırır. Günaydın mesajları güne güzel başlatır, olmazsa olmazdır. Taraflar birbirlerinden haberdar olmak ister günün her saatinde. Kiminle nerede ne yapıldığı, öğlen ne yemek yendiği, hangi arkadaşla karşılaşıldığı gibi bilgiler gün içinde mesajların konusu olur. Buluşmaya saatler kala heyecan patlaması yaşanır ve şöyle paylaşılır; Seni görmek için sabırsızlanıyorum…

Buraya kadar her şey güzeldir. Birbirini aslında pek fazla tanımayan iki insanın, yalnızlıktan sıkılıp, etkilendiği karşı cins ile yakınlaşması zaman içerisinde sorunlar doğurur.
Sahip oldukları yetmemeye başlar insana. Neden ilk günlerdeki kadar mutlu değilim sorusu beynin içinde döner durur. Elimi eskisi kadar sıkı tutmuyorsun, mesajlarıma daha geç cevap veriyorsun cümleleriyle de karşı tarafın beyni yenir genelde. El ele gezmeler, sarılıp öpmeler daha az tat veriyordur artık. Eskiden bütün program sevgiliye göre yapılırken, artık sevgili sadece boş vakitlere sığdırılıyordur. Daha fazlasını istedikçe daha azını görmek yorar insanları bir saatten sonra. Ve beklenen olur yavaş yavaş uzaklaşır iki taraf ilişkiden.

Aslında hiç aşık olunmamıştır, öyle sanılmıştır sadece… Öyle inandırılmıştır yürek… Etrafta el ele yürüyenlere imrenilmiştir, ben de hak ediyorum diyerek başlanılmıştır ilişkiye. Zorla aşık olunmaz, kalbin her kapısını çalan aşk olamaz. Aşk ihtiyaç duyulduğu için değil, gerçekten hissedildiği zaman yaşanması gereken, çok özel ve bulunduğunda sımsıkı tutulması gereken bir histir…

1 yorum: